Ev Hanımlarının Yaşadıkları Zorluklar Nelerdir?
Ev Hanımlarının Yaşadıkları Zorluklar Nelerdir? Geçmişten bugüne ev hanımlarının işleri her zaman ağır olmuştur. Yemek yapmak, bulaşıkları yıkamak, ütü yapmak ve evi süpürmek gibi işler ev hanımlarının yapmasına bırakılmıştır. Zamanla ev hanımlarının yaptıkları bu işler işçi ve işveren gibi bir tutuma yol açmış ve ev hanımları bu işleri yapmadığı ya da yapamadığı zaman çoğunlukla hakarete uğramaya ya da görevini yerine getirmeyen bir insan muamelesi görmeye mecbur bırakılmıştır. Oysa ev hanımlarının da diğer işlerle kıyaslama yapılması gerektiğinde kendine ayırabilecek zamanın olması doğaldır ve haklarıdır. Bugün kadına yönelik şiddet olaylarının artmasında en büyük pay sahibi olan nedenlerden birisi de aslında bu ev işleridir. Eşlerinin yemek yapmadığı ya da çeşitli nedenleri ileri sürerek uyguladıkları şiddet nedeni buradan kaynaklanmakta ya da en azından bu işleri yapmadığı için haklı olarak dövdüğü ya da öldürdüğü ileri sürülmektedir. Elbette bu kabul edilemez bir nedendir ama maalesef ki etrafımızdaki insanlarda ya da haberlerde sıkça karşılaştığımız nedenlerdendir. Bunun bu kadar korkunç boyutta olmasında toplumumuzun da payı elbette yadsınamaz bir gerçektir. Küçüklüğünden beri adeta bir prens edasıyla büyütülen erkek çocukları evde ev işleri yapmamaktadır. Erkek ev işi yapmaz mantığı çocukların beynine daha küçük yaşlardan empoze edilmektedir ve buna göre yetiştikleri için kadınların ev işini yapmaya mecbur bırakılması kaçınılmazdır. Aslında bu durum erkek tarafının da işine gelmektedir. Akşam işten geldikten sonra ayaklarını uzatıp dinlenmek varken çoğu erkek eşine yardımcı olmaktan uzak olduğu gibi ister sözlü ister fiziksel şiddete başvurarak eşinin kendisinin kölesi olduğunu sanmaktadır. Toplum olarak ve en önemlisi de insan olarak sadece eşinizin değil diğer insanların hayatlarını kolaylaştırmak ve onlara yardımcı olmak yaşantımızı daha kolay ve güzel hale getirecektir. Çünkü etrafınıza olumsuz duygular ve olumsuz davranışlar saçarsanız bundan en çok siz etkilenirsiniz. Bunu bir örnekle daha anlaşılır kılmak mümkündür. Evinizde eşinizle sürekli kavga ettiğinizi düşünün. Eşinize olumsuz davrandığınız için onun da size olumsuz davranması kaçınılmaz bir gerçektir. Ayrıca böyle mutsuz evliliklerde yetiştirilen çocuklarda genel olarak mutsuz ve sinirli özellikler göstermektedir. Çocuğunuz küçükken belki durumu önemsemeyebilirsiniz ama yaşı büyüdükçe size karşı daha sert ve acımasız davranabilecektir. Böyle davranması da yetiştiği ortama göre gayet doğaldır. Çünkü çocuk evinde kavga ve huzursuzluktan başka bir duygu yaşamamıştır. Üstelik her birey toplumu da ilgilendirdiği için sizin kötü yetiştirdiğiniz çocuklar da topluma zarar verecektir. Öte yandan sizin çocuğunuzu yetiştirme şekliniz iyi olabilir ama çocuğun büyüdüğü zaman çevresinden olumsuz davranışlar öğrenmesi de mümkün bir durumdur ama en azından bu durumda siz elinizden geleni yaptığınız için vicdan olarak rahat olursunuz. Görüldüğü üzere aile toplumda oldukça önemli bir yapı taşıdır ve aileler ne kadar mutlu ve huzurlu olursa toplum olarak da o kadar mutlu ve huzurlu olmak mümkündür. Bu yüzden aslında sadece ev hanımlarını değil insanı anlamak çok önemlidir. Kadınların sadece ev işleri yapmak için erkeklerin de sadece eve para getirmek için dünyaya gelmedikleri bir gerçektir. Her iki cins de fiziksel ve manevi güçlerinin yettiği oranda iş yapabilmektedir. Dünyada da kalıplaşmış bazı tabular gibi bunu da bu şekilde görmek zorunda değiliz ve değiştirebiliriz. Birbirimizin yüklerine yardımcı olarak hem birbirimizi daha iyi anlamamız hem de bir tarafa daha fazla yük binmesini önleyebiliriz.
Alıntıdır
Ev Hanımlarının Yaşadıkları Zorluklar Nelerdir? Geçmişten bugüne ev hanımlarının işleri her zaman ağır olmuştur. Yemek yapmak, bulaşıkları yıkamak, ütü yapmak ve evi süpürmek gibi işler ev hanımlarının yapmasına bırakılmıştır. Zamanla ev hanımlarının yaptıkları bu işler işçi ve işveren gibi bir tutuma yol açmış ve ev hanımları bu işleri yapmadığı ya da yapamadığı zaman çoğunlukla hakarete uğramaya ya da görevini yerine getirmeyen bir insan muamelesi görmeye mecbur bırakılmıştır. Oysa ev hanımlarının da diğer işlerle kıyaslama yapılması gerektiğinde kendine ayırabilecek zamanın olması doğaldır ve haklarıdır. Bugün kadına yönelik şiddet olaylarının artmasında en büyük pay sahibi olan nedenlerden birisi de aslında bu ev işleridir. Eşlerinin yemek yapmadığı ya da çeşitli nedenleri ileri sürerek uyguladıkları şiddet nedeni buradan kaynaklanmakta ya da en azından bu işleri yapmadığı için haklı olarak dövdüğü ya da öldürdüğü ileri sürülmektedir. Elbette bu kabul edilemez bir nedendir ama maalesef ki etrafımızdaki insanlarda ya da haberlerde sıkça karşılaştığımız nedenlerdendir. Bunun bu kadar korkunç boyutta olmasında toplumumuzun da payı elbette yadsınamaz bir gerçektir. Küçüklüğünden beri adeta bir prens edasıyla büyütülen erkek çocukları evde ev işleri yapmamaktadır. Erkek ev işi yapmaz mantığı çocukların beynine daha küçük yaşlardan empoze edilmektedir ve buna göre yetiştikleri için kadınların ev işini yapmaya mecbur bırakılması kaçınılmazdır. Aslında bu durum erkek tarafının da işine gelmektedir. Akşam işten geldikten sonra ayaklarını uzatıp dinlenmek varken çoğu erkek eşine yardımcı olmaktan uzak olduğu gibi ister sözlü ister fiziksel şiddete başvurarak eşinin kendisinin kölesi olduğunu sanmaktadır. Toplum olarak ve en önemlisi de insan olarak sadece eşinizin değil diğer insanların hayatlarını kolaylaştırmak ve onlara yardımcı olmak yaşantımızı daha kolay ve güzel hale getirecektir. Çünkü etrafınıza olumsuz duygular ve olumsuz davranışlar saçarsanız bundan en çok siz etkilenirsiniz. Bunu bir örnekle daha anlaşılır kılmak mümkündür. Evinizde eşinizle sürekli kavga ettiğinizi düşünün. Eşinize olumsuz davrandığınız için onun da size olumsuz davranması kaçınılmaz bir gerçektir. Ayrıca böyle mutsuz evliliklerde yetiştirilen çocuklarda genel olarak mutsuz ve sinirli özellikler göstermektedir. Çocuğunuz küçükken belki durumu önemsemeyebilirsiniz ama yaşı büyüdükçe size karşı daha sert ve acımasız davranabilecektir. Böyle davranması da yetiştiği ortama göre gayet doğaldır. Çünkü çocuk evinde kavga ve huzursuzluktan başka bir duygu yaşamamıştır. Üstelik her birey toplumu da ilgilendirdiği için sizin kötü yetiştirdiğiniz çocuklar da topluma zarar verecektir. Öte yandan sizin çocuğunuzu yetiştirme şekliniz iyi olabilir ama çocuğun büyüdüğü zaman çevresinden olumsuz davranışlar öğrenmesi de mümkün bir durumdur ama en azından bu durumda siz elinizden geleni yaptığınız için vicdan olarak rahat olursunuz. Görüldüğü üzere aile toplumda oldukça önemli bir yapı taşıdır ve aileler ne kadar mutlu ve huzurlu olursa toplum olarak da o kadar mutlu ve huzurlu olmak mümkündür. Bu yüzden aslında sadece ev hanımlarını değil insanı anlamak çok önemlidir. Kadınların sadece ev işleri yapmak için erkeklerin de sadece eve para getirmek için dünyaya gelmedikleri bir gerçektir. Her iki cins de fiziksel ve manevi güçlerinin yettiği oranda iş yapabilmektedir. Dünyada da kalıplaşmış bazı tabular gibi bunu da bu şekilde görmek zorunda değiliz ve değiştirebiliriz. Birbirimizin yüklerine yardımcı olarak hem birbirimizi daha iyi anlamamız hem de bir tarafa daha fazla yük binmesini önleyebiliriz.
Alıntıdır