Teşekki kaderi tenkit ve teşekkür kadere teslimdir ne demek ?

Melis

New member
Teşekkür Kaderi Tenkit ve Teşekkür Kadere Teslimdir: Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Adalet Bağlamında Bir Değerlendirme

Merhaba sevgili forumdaşlar,

Hepimizin hayatında dönüp dolaşıp üzerine düşündüğü bir mesele vardır: başımıza gelenler karşısında sergilediğimiz tavır. Kimimiz sorgular, kimimiz kabullenir. İslamî literatürde sıkça geçen “teşekki kaderi tenkit, teşekkür kadere teslimdir” ifadesi aslında bu tavrın özlü bir ifadesi. Yani, şikâyet etmek, alın yazısına itirazdır; şükür ise teslimiyetin bir ifadesi. Ancak ben bugün bu konuyu sadece teolojik bir çerçeveden değil; toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet dinamikleri açısından tartışmaya açmak istiyorum. Çünkü bu söz, kadınların ve erkeklerin toplumsal rollerinde, farklı grupların hayat mücadelelerinde ve toplumun adalet arayışında da yankı buluyor.

Kadınların Empati Temelli Yaklaşımı ve Kader Algısı

Toplumsal cinsiyet rolleri, kadınların kader anlayışını çoğunlukla empati ve duygu üzerinden şekillendiriyor. Kadınlar, tarih boyunca sosyal baskılar, ev içi roller, ayrımcılık ve eşitsizliklerle yüzleşmiş, bu yüzden de kaderi kabullenme süreçleri daha derin bir empati ve dayanışma ile örülmüş. Bir kadın için “kaderi tenkit” bazen sistemin adaletsizliğine itirazdır; “kadere teslim” ise çoğu zaman direncin ve sabrın adıdır.

Örneğin, iş yaşamında kadınların cam tavanla karşılaşması, ev içi emeklerinin görünmez kılınması veya farklı kimliklere sahip kadınların (LGBTİ+, göçmen, engelli vb.) daha fazla dışlanması, onların “kader” kavramını hem bireysel hem de toplumsal ölçekte yeniden yorumlamalarına neden oluyor. Burada teşekkür, sadece Tanrı’ya değil, mücadele arkadaşlarına, dayanışma ağlarına da yöneliyor.

Erkeklerin Çözüm Odaklı ve Analitik Tavrı

Erkeklerin sosyalizasyon süreçlerinde daha fazla “çözüm üretme” ve “analitik düşünme” rolü biçildiği için, kader karşısındaki tavırları da genellikle sorgulama ve çözüm arama odaklı oluyor. Erkekler için “kaderi tenkit”, bazen bir problem çözme refleksi olarak ortaya çıkıyor. Ancak bu durum, toplumsal cinsiyet kalıplarının da bir ürünü: erkeklerden “güçlü, çözümcü, akılcı” olmaları bekleniyor.

Bu noktada önemli bir soru ortaya çıkıyor: Erkeklerin analitik yaklaşımları ile kadınların empati merkezli yaklaşımları birleştiğinde, toplumsal sorunlarda daha bütüncül çözümler bulabilir miyiz? Örneğin, toplumsal adaletsizlikler karşısında hem empati hem de sistemli çözüm önerileri birlikte yürütülürse, daha adil bir dünya mümkün olabilir mi?

Çeşitlilik, Kader ve Sosyal Adalet

Çeşitlilik, kader algısında çok kritik bir yer tutar. Toplumda farklı kimliklere sahip insanlar —örneğin etnik azınlıklar, engelli bireyler, farklı cinsel yönelimlere sahip gruplar— çoğu zaman kaderi daha fazla sorgulamak zorunda kalıyor. Onların “kaderi tenkit” edişi, bir bireysel sitem değil, toplumsal adalet talebidir.

Sosyal adalet hareketlerinde sıkça gördüğümüz gibi, “teşekki” yani şikâyet, yalnızca bireysel bir serzeniş değil; kolektif bir hak mücadelesidir. Bu noktada “teşekkür” ise sadece teslimiyet değil, aynı zamanda mücadeleye güç veren bir motivasyon, dayanışmadan doğan minnettarlık olabilir.

Teslimiyet mi Direniş mi?

İşte burada kritik bir ayrım yapmamız gerekiyor: Kadere teslim olmak pasif bir kabulleniş midir, yoksa aktif bir direniş biçimi mi? Kadınların sabrı, erkeklerin çözümcülüğü, farklı kimliklerin mücadeleleri, aslında kader anlayışını çok boyutlu kılıyor. Bir kadın, yaşadığı şiddet karşısında dayanışma ağlarına sarılarak direndiğinde de kadere teslim olmaktadır; çünkü kaderi değiştirme iradesi de kaderin bir parçasıdır.

Forumdaşlara Sorular

- Sizce “teşekki kaderi tenkit, teşekkür kadere teslimdir” sözü, toplumsal adalet arayışında nasıl yorumlanmalı?

- Kadınların empati temelli, erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımını toplumsal mücadelede birleştirebilir miyiz?

- Çeşitli kimliklerin (etnik, cinsel yönelim, engelli, göçmen) kader algısı, toplumsal dayanışmaya nasıl katkıda bulunuyor?

- Şikâyet (teşekki) sizce bir zayıflık mı, yoksa bir değişim çağrısı mı?

Sonuç Yerine: Kucaklayıcı Bir Teslimiyet

Kaderi şikâyet etmek, adalet arayışında önemli bir ses olabilir; kadere teşekkür etmek ise bu mücadele yolunda dayanışmayı ve sabrı güçlendirebilir. Kadınların empatisi, erkeklerin çözümcülüğü, farklı kimliklerin çeşitliliğiyle birleştiğinde, kader anlayışımız toplumsal barış ve adalet için daha kapsayıcı bir zemine taşınabilir.

Gelgelelim, mesele sadece “teslimiyet” ya da “itiraz” değil; mesele, bu iki tavrı toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet perspektifleriyle yeniden okumak ve birlikte daha adil bir gelecek kurabilmek.

Sevgili forumdaşlar, şimdi söz sizde: Bu sözü siz nasıl yorumluyorsunuz? Sizce kaderi şikâyet etmek mi, yoksa teşekkür ederek teslim olmak mı daha dönüştürücü bir tavırdır?
 
Üst