Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, ailenin yemek kültürüne ait konuştu.
Cumhurbaşkanlığı himayelerinde hazırlanan ‘Asırlık Tanımlarla Türk Mutfağı’ kitabının anlatan Emine Erdoğan, “Mutfağımız başlı başına bir hazine, büyük bir birikim. Fakat lezzetlerimiz dünyaya tam olarak tanıtılamıyor. ‘Asırlık Tanımlarla Türk Mutfağı’ bu fikirle doğdu. Bu kitapta mutfağımızın kimliği ve ana karakterleri öne çıkarılıyor” diyerek kelamlarına başladı.
– Yalnızca yemek değil ortasında sunulduğu ve pişirildiği kap, sofra gelenekleri, sunum yolları de en az yemek kadar değerli. Kitap bu kıymetleri de anlatıyor mu?
elbet! Her kısımda Türk Mutfağı’nın tarihçesine, fazlaca kültürlü yapısına ve sofra geleneklerine değinildi. Bir mutfak sadece ortasında pişenlerle değil, pişirme halleri ve mutfakla kurulan kültürel bağlarla da şekillenir. Türk Mutfağı bu manada güçlü bir birikime sahip. UNESCO tarafınca müdafaa altına alınan yemeklerimiz var. Abugannuş, oruk, künefe, lokum, kaymak, sucuk ve pöç üzere… Bunların hepsi yalnızca lezzet değil, geleneğin de taşıyıcıları.
‘Asırlık Tanımlarla Türk Mutfağı’
“EVİMİN MUTFAĞINDA ÇOK KÜLTÜRLÜLÜK HAKİM”
Aile geleneğinizi yansıtan, çocukluğunuzdaki aile sofralarınız ve Cumhurbaşkanımızla kurduğunuz yuvanın sofralarını anlatır mısınız?
emine erdoğan
Ben Siirtliyim. Lakin İstanbul’da doğup büyüdüm. Dolasıyla İstanbul Mutfağı’na daha yargıcım. Farklı yöresel mutfaklardan biroldukça tanımı pişiriyoruz. Çok severek tükettiğimiz lezzetler içinde; kitel, perde pilavı, sever basal çorbası var. Zeytinyağlılar da soframızda çoğunlukla yer alır. Tayyip Bey’in Karadenizli olması niçiniyle, bu mutfak külçeşidini de benimsedim. Oldum mümkün farklı lezzetlere açığım. Yemek kitaplarında yahut gazete kupürlerinde gördüğüm tanımları denerdim. Hatta hiç unutmadığım bir fasulye pastası tanımım var. Bu pastayı yiyen ortasında un olmadığına inanamıyor.
fasulye pastası
Cumhurbaşkanlığı himayelerinde hazırlanan ‘Asırlık Tanımlarla Türk Mutfağı’ kitabının anlatan Emine Erdoğan, “Mutfağımız başlı başına bir hazine, büyük bir birikim. Fakat lezzetlerimiz dünyaya tam olarak tanıtılamıyor. ‘Asırlık Tanımlarla Türk Mutfağı’ bu fikirle doğdu. Bu kitapta mutfağımızın kimliği ve ana karakterleri öne çıkarılıyor” diyerek kelamlarına başladı.
– Yalnızca yemek değil ortasında sunulduğu ve pişirildiği kap, sofra gelenekleri, sunum yolları de en az yemek kadar değerli. Kitap bu kıymetleri de anlatıyor mu?
elbet! Her kısımda Türk Mutfağı’nın tarihçesine, fazlaca kültürlü yapısına ve sofra geleneklerine değinildi. Bir mutfak sadece ortasında pişenlerle değil, pişirme halleri ve mutfakla kurulan kültürel bağlarla da şekillenir. Türk Mutfağı bu manada güçlü bir birikime sahip. UNESCO tarafınca müdafaa altına alınan yemeklerimiz var. Abugannuş, oruk, künefe, lokum, kaymak, sucuk ve pöç üzere… Bunların hepsi yalnızca lezzet değil, geleneğin de taşıyıcıları.
‘Asırlık Tanımlarla Türk Mutfağı’
“EVİMİN MUTFAĞINDA ÇOK KÜLTÜRLÜLÜK HAKİM”
Aile geleneğinizi yansıtan, çocukluğunuzdaki aile sofralarınız ve Cumhurbaşkanımızla kurduğunuz yuvanın sofralarını anlatır mısınız?
emine erdoğan
Ben Siirtliyim. Lakin İstanbul’da doğup büyüdüm. Dolasıyla İstanbul Mutfağı’na daha yargıcım. Farklı yöresel mutfaklardan biroldukça tanımı pişiriyoruz. Çok severek tükettiğimiz lezzetler içinde; kitel, perde pilavı, sever basal çorbası var. Zeytinyağlılar da soframızda çoğunlukla yer alır. Tayyip Bey’in Karadenizli olması niçiniyle, bu mutfak külçeşidini de benimsedim. Oldum mümkün farklı lezzetlere açığım. Yemek kitaplarında yahut gazete kupürlerinde gördüğüm tanımları denerdim. Hatta hiç unutmadığım bir fasulye pastası tanımım var. Bu pastayı yiyen ortasında un olmadığına inanamıyor.
fasulye pastası